Thursday, December 4, 2008

ispanyaTuru

radio tarifa dinliyorum ve LM'den Marco Polo, Elhambra... iki haftadır ispanya hakkında ne bulduysam okuyorum. internetten araştırıyorum. (endulus.net'i tavsiye ederim) "Kültür" dergisinin Endülüs sayısını satır satır inceledim. geç kalınmış bir araştırma benim için yahut vakitsiz bir gezi olacak. hazırlanmak için daha uzun sürem olsun isterdim. lisedeyken islam tarihi hocası endülüs emevileri bana anlattırırken günün birinde o toprakları ziyaret edeceğim aklıma gelmiş midir hatırlamıyorum. isterdim ki enine boyuna Endülüs okuyup öyle gideyim. hayatta herşey planladığımız gibi olmuyor maalesef. süprizlere açık olmak lazım. Bu kez de üstünkörü okumalarımla gidiyorum İspanya gezisine. Yine de tur rehberlerinden daha çok şey biliyor olabilirim :)

Endülüs anlatılırdı hep ve dinlerdik bir efsane gibi...

Tarık b. Ziyad, islam fetihlerin son halkasında yer alacak olan İspanya kapılarını müslümanlara açar. miladi 711: cebel-i tarık aşılmış, gemiler yakılmıştır. müslümanlar bölgeye Endülüs ismini verir ve bu isimle 8 asır sürecek bir medeniyet inşa edilir. Hristiyan halk müstağribleşir, İslam kültürünü ve dilini benimser. 13.yyda artık Endülüs, dünyanın kültür ve medeniyet merkezidir. Felsefede ibn Bacce, ibn Tufeyl, ibn Rüşd, Musa b. Meymun, el-Kirmani; tıp ve astronomide el-Mecritî, ez-Zehravî, ibn Cebirol, ibn Hazm; fıkıhta Kurtubî, Şatıbî; tasavvufta İbn Arabî, ibn Meserre gibi büyük alimler yetişir. ilim ve sanatta o derece ilerlenir ki Avrupa'da taş yolları lambalarla aydınlatılan ilk sokaklar Endülüs'te inşa edilmiştir. Ne yazık ki iç çekişmelerin başlaması çok geç değildir. Bunun üzerine kuzeyde Hristiyan prensliklerinin birleşerek başlattığı "reconquista" hareketi de eklenince fethedilen topraklar bir bir geri verilir. Bununla da kalmaz işkence ederler müslümanlara. kütüphanelerde bir milyon kitap yakılır. koskoca bir medeniyetin mirası yok olmuştur. (haşiye: saklanılan on kitapla atomu parçaladıklarını itiraf eder Avrupalılar) önce Yahudiler, sonra Müslümanlar sürgün edilir yahut zorla hristiyanlaştırılır. peki tüm bunlar olurken Osmanlı neredeydi? 15.yy'ın sonları. II.Bayezid'e bir elçi gönderilir. O ise Cem ve Memluklulerle meşgul olduğundan fazla ilgilenmez. 1492'de son kale sayılan Gırnata da elden gider. sürgünden geriye kalanların çocukları zorla vaftiz edilir. yaşadıkları eziyeti anlatan -gözleri yaşartan- bir kasideyle tekrar gönderilen elçiye karşılık bir donanmayla müslümanların bir kısmı İstanbul'a taşınır.

Kurtuba, Endülüs'ün başkenti : Dünyanın incisi... Kurtuba Ulu Camii, şimdi bir Hristiyan katedrali (La Mezquita) imiş. onu gördüğüm vakit rüyalarım söner mi aceb? Ataları müslüman birilerine rastlar mıyım? Kendisine sorabilir miyim atalarının mirasına neden sahip çıkmadığını? Endülüs milliyetçiliğini tetiklemek işe yarar mı?

Bu gezi kafamdaki sorulara yanıt verebilir mi bilmiyorum. Endülüs'ün cazibesine kapılan müslümanların duygularından faydalanan kapitalist zihniyetli tur şirketlerinden birine mi aldanıyoruz diye sormadan da edemiyorum. "bir turist değil bir araştırmacı olarak gitmek isterdim" dedim bir hocama. önce bir turla git gör bakalım dedi ve herkes gibi bol bol fotoğraf çekmemi istedi. başka ne isteyebilirler ki...

No comments:

Post a Comment